DİĞER
“Futbolun sahici bir sınıf, eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet eleştirisini takip eden bir de fenomenolojisi olamaz mı? Çelişkiye mi düşmüş oluruz futboldaki 'güzelliği' arasak? Mahallenin geniş sokaklarında –varsa, kaldıysa– yeşil alanlarında kale direklerini temsil eden taşların nereye konacağını belirlemeye çalışan çocuklar vardır, oyuna bencilce hareketlerle başlayıp çok iyi bir 'takım' oyuncusu olan çocuklar, sorumluluk almayı öğrenen çocuklar. Kazanmaya oynasa da oyunun tadını çıkarmayı bilen, futbolda iletişimi ve müştereklik hissini öğrenen, aynı amaca koşmanın canlılığını tadan, nefes nefese çocuklar.”
Eşine az rastlanır türden edebî-felsefî bir özelliği var Kırmızı Top’un. Hikâyeciliği anlatma ve kurgulamanın ötesinde, ölçülü bir kavramsallıkla da dokuyor Mehmet Barış Albayrak
Sahiden de sürekli yakınılan yokluklar yaratıcı bir negatif veri olmamış mıdır Türkçe edebiyatta? Büyük şairler, büyük romancılar, büyük öykücüler belli bir uçurumu veri alarak yaratmamış mıdır o büyük eserleri...
Descartes nasıl bütün bir Batı metafiziğini tek cümlede kuruyorsa, Valéry de tek cümlede çökertmenin yolunu gösteriyordu: Kâh düşünüyorum, kâh varım
Şestov’un Trajedinin Felsefesi yalnızca Dostoyevski ve Nietzsche’yi değil, felsefeyi ve edebiyatı soru işaretleri olarak düşünmeye çağırıyor...
Rovelli’ye göre kesinliği kabul etmeme kabiliyeti sayesinde bilim dünyaya her defasında yeni bir gözle bakabiliyor. Başkaldırının nasıl bir erdem haline gelebileceğini ve eleştiriye açıklığın yaratıcı sonuçlarını hatırlatmasıyla bile okunmayı hak ediyor
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık